Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | özel hak | special right n. | ||
A political group cannot have special rights to which MEPs outside the groups do not also have access. Bir siyasi grup, grup dışındaki milletvekillerinin de erişemediği özel haklara sahip olamaz. More Sentences |
||||
General | özel hak | exclusive right n. | ||
We have exclusive rights to Tom's invention. Tom'un icadı üzerinde özel haklarımız var. More Sentences |
||||
General | özel hak | privilege n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | özel hak | privilege n. | ||
Trade/Economic | özel hak | particular lien n. | ||
Law | ||||
Law | özel hak | exclusive n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | özel mal sahipleri tarafından düzenlenen ve masraflar bizzat üstlenerek sürdürülen hak | private way n. |
General | özel hak iddia etmek | foreclose v. |
General | geçici olarak durdurulmamış (özel hak) | unsuspended adj. |
General | özel hürmeti hak eden | holy adj. |
Speaking | ||
Speaking | özel bir şeyleri hak ediyor | he deserves something special expr. |
Law | ||
Law | özel hak ihlali | abusing privilege n. |
Law | (özel mülkiyet) üzerinde hukuka aykırı hak üstlenmek | convert v. |